Ofisin Balkonu

Fatih Kadir Akın
3 min readMar 13, 2021

– “Neden çalışmıyor bu?”

Bilgisayarın başında oturalı iki saati geçmişti. Yazdığı o küçük, boş satırları saymazsak 20 satırlık kod bir türlü çalışmak bilmiyordu. Hata vermiyor fakat beklediği sonucu da alamıyordu. Halbuki o kodu düzelttikten hemen sonra yayına alacak ve günlerdir çözülmeyi bekleyen o hata düzelecekti. “Keşke test yazsaydım, belki daha kolay çözerdim” diye isteksizce bir dilekte bulundu içinden. Ama yazmayacaktı. Tam o sırada bir eposta geldi:

“Yeterli limit olmadığından kredi kartınızla işlem yapılamadı”.

Hay aksi! Geçen sene aldığı domain’in süresi dolmak üzereydi ve otomatik ödeme kredi kartından deneme yapmıştı, fakat çekemedi. Hemen isim sağlayıcısının sitesine girip geçen ay bankanın telefonda ısrarla çıkarttırdığı yeni, düşük limitli kredi kartının numarasını yazdı. “Uzatmışken şu projeye de başlayayım artık” diye geçirdi içinden. Harika bir fikri vardı. Onu hayata geçirse, tüm dertleri son bulacak, yatırım alıp köşeyi dönecekti. Ama vakit bulamıyordu bir türlü. Logosunu bile çizmişti, çok da güzel olmuştu. Gerçi birkaç arkadaşı logoyu beğenmemişti ama onlar ne anlardı zaten. Bu domain’in süresini bir yıl daha uzatmak için tüm bunları yaparken o ufak, çalışmak bilmeyen kodu unutmuştu bile. Birden yine aklına geldi, hızlıca ödemesini yaptı.

– “Yine erteliyorum, off ‘procrastination’” dedi hafif sesli şekilde.

Kodu tekrar okudu. Bazı satırlara uzun uzun baktı. Kendi yazdığı kodu anlayamaz olmuştu. Küçük bir “debugger” koydu 14. satıra. “Görelim bakalım neden çalışmıyor bu kod” diye mırıldandı içinden. Çalıştırdı ve hata ayıklayıcı tam o “debugger” satırına geldiğinde durdu. Baktı. Enteresan bir şey yoktu, yine sinirlendi, masasından kendini geriye doğru hızlıca iterek kalkıp mutfağa yöneldi. Ofis sessizdi. Herkes masasının başında bir şeyler yapıyor, köşedeki yazılımcının yanındaki proje yöneticisi ona bir bir sorular sorup -galiba- bıktırıyordu. Gözlerini hafif açıp kaçırarak mutfağa girdi. Kendi kupasına bakındı, detaylıca aramaktan vazgeçip sahipsiz bir kupa buldu, kahvesini koydu. Kahvesinde süt sevmiyordu. Kahveye süt koymak, kahveye hakaretti onun için. Filtre kahvesini alıp balkona çıktı. Sigarasını yakıp o çalışmayan kısacık kodu düşündü. O sırada yanına proje yöneticisinden yeni kurtulmuş arkadaşı geldi.

– “Nasıl gidiyor?” dedi o da bir sigara yakarken.

– “Sorma. Bir türlü çıkamadım; saçma sapan bir hata” diye söylendi, bir saniye bekledi ve arkasına ekledi: “Yine yanındaydı seninki, yine ne istiyormuş?” diye sordu gülümseyen bir ifadeyle.

– “Yahu, açın talep gönderin, sırası gelince yapıyoruz işte, niye gelip başımda bekliyorsun ki?” diye hafif asabileşti diğeri.

– “Doğru” dedi gülümseyerek. Bir şey söylemedi sonrasında.

Sigarasını söndürüp içeri girdi. Kahvesi henüz bitmemişti. Sigara içerken pek içilmiyordu kahve. Kupasını masasına koyup tekrar baktı “debugger” kelimesine. Önce onu sildi. Sonra duraksadı. Tüm kod parçasını seçip tamamen sildi. Hızlı hızlı çokça “enter” tuşuna basıp kodların arasını açtı. Ekranı biraz rahatlattı. O boş satırlar onu ferahlatıyordu. Duraksadı. Bir şeyi yanlış yapıyor, ama göremiyordu. Saatlerdir düzeltmeye çalışıyor, ama çözülmüyordu. Kimseden yardım istemek istemiyor, “nasıl yapamazsın” denilme ihtimalinden korkuyordu. Derin bir nefes aldı ve “huh” diyerek hızlıca geri verdi. Belli ki radikal bir karar almıştı. Masasını dikleştirip kendisini hafif öne çekti, iyice yaklaştı ekrana. Enter ile bomboş yer açtığı yere imleci götürdü. Kahvesinden bir yudum aldı ve aynı kodu tekrar, en baştan, aynı şekilde yazdı. Ne değişecekti ki? Aynı kod işte. Zaten test de yok. Kodu tekrar çalıştırdı. Bu kez çalışmıştı. Neden çalıştığını hiç anlamadı, hatanın ne olduğunu da anlamadı. “git diff” çalıştırıp baktı, yine anlamadı. Bir kaşını kaldırıp “enteresan” dedi kendi kendine. Gülümsemedi. Hata çözülmüştü ya, çok da dert etmedi bu durumu. Tekrar kahvesini alıp mutfağa doğru gitti. Soğuyan kahvesini döktü. Yeni bir kahve koyup ofisin balkonuna çıktı. Sigarasını yaktı.

Fatih Kadir Akın / Mart 2021

--

--